1 Temmuz 2025'te Hawaii, Şili ve Güney Afrika'da bulunan teleskopların oluşturduğu bir asteroid izleme sistemi olan ATLAS teleskobu1, gökyüzünde hareket eden yeni bir cismin olduğunu tespit etti. Ancak bu cisim, Güneş Sisteminde sık sık tespit edilen binlercesi gibi sıradan bir asteroid değildi. Yörüngesi ve hızı Güneş Sistemimize ait olmadığını gösteriyordu.

Sırasıyla 2017 ve 2019 yıllarında keşfedilen yıldızlararası cisimler 1I/Oumuamua, 2I/Borisov'dan sonra ATLAS'ın keşfettiği bu cisim, üçüncü yıldızlararası cisim olması sebebiyle 3 sayısı ve yıldızlararası anlamına gelen Interstellar'ın baş harfi olan I harfinin birleştirilmesiyle 3I/ATLAS ismini aldı.

3I/ATLAS
Bu animasyon, 3I/ATLAS kuyruklu yıldızının 1 Temmuz 2025'te keşfedildiğindeki gözlemlerini gösteriyor. NASA tarafından finanse edilen Şili'deki Atlas Survey teleskopu cismin yıldızlararası uzaydan kaynaklandığını bildirmişti. (ATLAS/University of Hawaii/NASA)

Bazı bilim insanları, 3I/ATLAS'ın yörüngesiyle ilgili anomalileri, onun akıllı bir medeniyet tarafından bilinçli olarak olarak gönderilmiş, Dünya'ya saldırı hazırlığında olan bir uzay aracı olabileceğine dair bir makale bile yayınladılar. Üstelik bu makale2 Harvard'lı astrofizikçiler tarafından kaleme alınmıştı.

3I/ATLAS Nasıl ve Ne Zaman Keşfedildi?

ATLAS keşfedildiğinde, Güneş'e yalnızca 670 milyon kilometre mesafedeydi ve saatte 220.000 kilometre gibi bir hızla Güneş Sistemi'nin iç kısımlarına doğru ilerliyordu. Yapılan ilk gözlemler, bu cismin Dünya'nın yörüngesine yakın seyredebileceğine dair şüphe uyandırmıştı. Bu nedenle Dünya çapında hem amatör hem de profesyonel astronomlar, cismin yörüngesini ortaya çıkarmak için gözlemlere başladılar.

Gökyüzünde yeni bir cisim keşfedildiğinde, bunun yörüngesini hesaplamak hiç kolay olmaz. Çünkü yörünge hesabı yaparken, cismin zaman içindeki konumunu nasıl değiştirdiğini bilmek gerekir. Zira birkaç günlük gözleme dayanarak yapılan hesaplamalar ciddi hata payı içerip, bizi yanlış sonuçlara götürebilir.

3I/ATLAS
ESO VLT tarafından çekilen, 3I/ATLAS kuyruklu yıldızının gökyüzündeki hareketini gösteren kompozit görüntü. Görüntüler 3 Temmuz 2025 gecesi 13 dakika boyunca çekildi. (ESO/O. Hainaut)

Bu yüzden astronomide precovery3, Türkçesiyle keşif öncesi gözlem denilen bir yöntem kullanılır. Bu yöntemde, daha doğru yörünge hesabı yapabilmek için, teleskopların keşiften önceki fotoğrafları ortaya çıkarılır ve bu fotoğraflarda cisim aranır. Kısacası astronomlar, yeni bir cisim keşfettiysek, bu cisim önceki gözlem kayıtlarında da mutlaka vardır diye düşünüyorlar.

Gerçekten de 3I/ATLAS cismi, sadece ATLAS teleskoplarında değil, Amerika'da bulunan ZTF gibi gökyüzünü geniş alanlar boyunca tarayabilen başka teleskopların geçmiş kayıtlarında görünür hâldeydi. NASA'nın TESS uydusu bile bu cismi keşfinden neredeyse 1 ay önce gözlemlemişti. Bu durumda aslında en erken gözlem tarihi 1 Temmuz değil, 7 Mayıs'a kadar uzanıyordu. Bu zaman aralığı da ATLAS'ın yörüngesiyle beraber birçok özelliğinin ortaya çıkarılması için yeterliydi.

Yıldızlararası Cisim Olduğunu Nereden Biliyoruz?

3I/ATLAS'la ilgili en önemli detay, onun yörüngesiydi. Bir gök cisminin yıldızlararası ortamdan geldiğini ancak onun yörüngesinin dış merkezliliğini hesaplayarak anlayabiliriz.

Dış merkezlilik dediğimiz kavram, kabaca bir yörüngenin daire ya da elips olmaktan ne kadar saptığını ölçer. Dış merkezlilik 1'in üzerinde olursa, buna hiperbolik yörünge deriz ve hiperbolik yörüngeye sahip cisimler açıkça bizim Güneş Sistemimize ait değillerdir. Dış merkezliliğin 0 olması, yörüngenin kusursuz bir daire olduğu anlamına gelir. 0 ve 1 arasında olan cisimlerse eliptik yörüngeleriyle Güneş Sisteminin bir parçasıdır.

Dış merkezlilik 1'e eşit olursa, bu yörünge artık bir elips değil, paraboldür, yani Güneş'in kütleçekiminden kaçacak hıza sahiptir. Dış merkezlilik 1'in üzerinde olursa, bu yörüngeye artık hiperbolik yörünge deriz ve hiperbolik yörüngeye sahip cisimler açıkça bizim Güneş Sistemimize ait değillerdir.

Örneğin ilk yıldızlararası cisim olan 1I/Oumuama'nın dış merkezliliği 1.2'ydi. İkinci yıldızlararası cisim 2I/Borisov'sa 3.6 gibi çok yüksek dışmerkezliliğiyle dikkat çekmişti. 3I/ATLAS'daysa bu oran 6.2! Dolayısıyla, 3I/ATLAS söz konusu olduğunda aşırı yüksek bir dış merkezlilikten bahsediyoruz. Yani onun yıldızlararası uzaydan geldiği, su götürmez bir gerçek.

3I/ATLAS'ın yörünge animasyonu. (NASA/JPL)

Ancak ATLAS'ın yörüngesiyle ilgili daha tuhaf bir detay var: Güneş Sistemi'ne giriş açısı. Yaklaşık 5 derecelik bir açıya sahip ve gerçekten ilginç bir tesadüf. Ama 5 derecelik açının ne anlama geldiğini ve neden çok tuhaf bir mesele olduğunu kavramak için, önce Güneş Sistemi'niz düzlüğünden bahsetmek lazım.

Sistemimizdeki bütün gezegenler adına ekliptik dediğimiz tek bir düzlem üzerinde konumlanmış durumdalar. Diğer bir deyişle, gezegenleri tıpkı bir tabağın üzerine yerleştirilmiş bilyeler gibi düşünebiliriz. İşte gezegenlerin yörüngelerinin, bu düzleme göre ne kadar eğik olduğunu da yörünge eğikliği kavramıyla açıklıyoruz. Kısacası, yörünge eğikliği gezegenin yörüngesinin bu düzleme göre ne kadar yukarı ve aşağı sapmış olduğunu ifade ediyor.

Örneğin Dünya'nın yörünge eğikliği 0 derece. En eğik yörüngeye sahip Merkür'ün bile yörünge eğikliği sadece 7 derece. Diğer tüm gezegenlerde bu yörünge eğiklikleri yalnızca birkaç derecelik farklar gösteriyor. Güneş Sistemi gerçekten de neredeyse düz.

Şimdi 3I/ATLAS'a geri dönecek olursak, 3I/ATLAS Güneş Sistemi dışından gelen bir cisim olduğu için, aslında her yönden her açıyla gelmesi ihtimal dâhilinde.

Örneğin 1I/ʻOumuamua'yı düşünelim. Güneş Sistemi'ne girdiğinde yörünge eğikliği yaklaşık 122,7 dereceydi. 2I/Borisov'daysa bu yörünge eğikliği 44 derece kadardı.

3I/ATLAS da bu yörünge eğikliği sadece 5 derece. Bu Merkür'ün bile yörünge eğikliğinden daha düşük. Üstelik, 3I/ATLAS, yörüngesi boyunca Venüs, Mars ve Jüpiter'e yakın bir yörünge izliyor. Tüm bunları düşündüğümüzde bu gerçekten de ilginç bir tesadüf.

3I/ATLAS, retrograde, yani Güneş Sistemindeki gezegenlerin dönüş yönünün tersinde bir harekete sahip. Üstelik bir de saatte 220.000 kilometrelik hızı, yörüngesinin hiperbolik oluşu ve gezegenlerin dönüş yönünün tersi hareketini birleştirdiğimizde, bu 3I/ATLAS'ın Güneş Sistemine ait bir cisim olma ihtimalini sıfırlıyor.

3I/ATLAS Nereden Geliyor?

25 Temmuz'da yapılan bir çalışmaya4 göreyse ATLAS, gökyüzünde Yay Takımyıldızının bulunduğu yönden, yani galaksimizin merkezinden geliyordu. Elbette bu, ATLAS'ın galaksimizin merkezine olan 26.000 ışık yılı mesafe boyunca seyahat ettiği anlamına gelmiyor. Çünkü ATLAS, milyarlarca yıldır seyahat hâlinde olduğu için bu yöndeki herhangi bir yıldızdan gelme ihtimali var. Her ne kadar 3I/ATLAS'ın tam olarak hangi yıldızdan geldiğini bilmek mümkün olmasa da, yapısı ve hareketi sayesinde yıldızının özellikleri hakkında tahminler yapabiliyoruz.

3I/ATLAS'ın yörüngesi onun galaksimizin kalın disk bölgesinden geldiğini gösterdiğine göre, geldiği yıldız Güneş'ten daha ağır elementler içeren, yaşlı bir yıldız olmalı. 3I/ATLAS yıldızından uzak, soğuk bir bölgede oluşmuş ve sonra gaz devi bir gezegenin ya da başka bir yıldızın kütle-çekimi sonucu bu yıldız sisteminden fırlatılmış olabilir.

Ancak galaksimizin kalın diskindeki yıldızların yaşlarına dayanarak yapılan hesaplamada, 3I/ATLAS'ın 7.6 ila 14 milyar yıl yaşında olduğu tahmin ediliyor. Bu da 3I/ATLAS'ın, Güneş Sisteminin kendisinden bile daha yaşlı bir cisim olduğu anlamına gelir.5

3I/ATLAS'la ilgili ilk gözlemlerde bu cismin bir asteroid mi yoksa bir kuyruklu yıldız mı olduğu söylenemiyordu. Ancak ardından, Dünya'nın en büyük teleskoplarının bulunduğu Şili'deki birçok farklı teleskop 3I/ATLAS'ı gözlemledi ve kuyruklu yıldızlarda gördüğümüz tipik koma yapısını ortaya çıkarmıştı.

(NASA, ESA, David Jewitt (UCLA); Görüntü İşleme: Joseph DePasquale (STScI)

Bir kuyruklu yıldız, Güneş’e yaklaştığında yüzeyindeki buzlar gaza dönüşür ve bütün bu gaz ve tozlar kuyruklu yıldız çekirdeğinin etrafını sarar. Ortaya çıkan bu bulanık, küresel gaz ve toz bulutuna koma denir.

3I/ATLAS'da da bu koma yapısını rahatlıkla görebiliyoruz. Üstelik James Webb Uzay Teleskobu'nun 6 Ağustos'ta çektiği fotoğraflarda, 3I/ATLAS'da bu koma yapısının aktif hâlde olduğunu da görebiliyoruz.

(JWST)

James Webb Uzay Teleskobu'nun yakın kızılöte gözlemleri, 3I/ATLAS'daki bu komanın karbon dioksit açısından zengin olmakla beraber, az mikarda su buzu, su buharı ve karbon monoksit içerdiğini de gösterdi.

3I/ATLAS Bir Kuyruklu Yıldız Mı?

27 Ağustos'ta, Gemini teleskobu tarafından çekilen fotoğrafta ise her şey çok daha net. Kuyruklu yıldızın buzlu çekirdeğinin Güneş'e yaklaşması sonucu etrafında oluşan devasa koma yapısını ve kuyruk yapısını net biçimde görebiliyoruz.

27 Ağustos 2025'te Gemini Güney Gözlemevi tarafından çekilen 3I/ATLAS'ın bulanık 
koma ve kuyruğunu gösteren renkli fotoğrafı. (NOIRlab)

Kuyruklu yıldızın dönüşünü ortaya çıkarabilmek için bakmamız gereken bir detay da cismin ışık eğrisi olur. Çünkü ışık eğrisi, bu tür cisimlerin dönüşüyle beraber şekline ilişkin de isabetli veriler sunar.

Örneğin 1I/Oumuamua'nın tuhaf şekli ve dönüşünü, onun ışık eğrisindeki parlaklık değişimlerine bakarak ortaya çıkarabilmiştik. 3I/ATLAS her ne kadar bu zamana kadar keşfettiğimiz üç yıldızlararası cisim arasında en parlak cisim olsa da, ışık eğrisine baktığımızda bu parlaklığın çok fazla değiştiğini görmüyoruz.

3I/ATLAS'ın Mayıs'tan Ağustos 2025'e kadar ölçülen parlaklığını gösteren ışık eğrisi grafiği. (Jorge Martinez-Palomera et al. - Figure 4 of https://arxiv.org/html/2508.02499v1)

Dolayısıyla 3I/ATLAS ya çok yavaş dönüyor ya da fazlasıyla küresel bir yapıda olduğu için dramatik parlaklık değişimleri görmüyoruz. Tabii kuyruklu yıldızın etrafını sarmış koma yapısı da bu parlaklık değişimlerini görmemizi engelliyor olabilir. Bu büyük koma yapısı, aynı zamanda kuyruklu yıldızın çekirdek kısmının tam olarak ne kadar büyük olduğunu hesaplamamızı da engelliyor.6 Ancak Hubble Uzay Teleskobu tarafından çekilen fotoğraflar, 3I/ATLAS'ın çekirdeğinin 300 metreyle 6 kilometre arasında bir büyüklükte olması gerektiğini gösteriyor.

3I/ATLAS'ın yörüngesi, parlaklığı, koma yapısı gibi özelliklerine baktığımızda bu cismin bir kuyruklu yıldız olduğunu görebiliyoruz!

Uzay Aracı İddiası Nereden Çıktı?

Harvard'lı bir grup bilim insanı, 3I/ATLAS'ın yörüngesiyle ilgili anomalileri, onun akıllı bir medeniyet tarafından bilinçli olarak olarak gönderilmiş, Dünya'ya saldırı hazırlığında olan bir uzay aracı olabileceğine dair bir makale yayınlamışlardı.

Avi Loeb.

Bu makalenin yazarlarından biri, Abraham Loeb'ti. Ancak kendisi bilim dünyasında son derece tartışmalı bir isim. Zira daha önce de 2017 yılında keşfedilen 1I/Oumuamua'nın bir yıldız yelkenlisi olduğunu iddia etmiş, ancak bu fikri bilimsel olarak geçerlilik kazanamamıştı. Ayrıca kendisi, "Dünya Dışı Akıllı Yaşam ve Yahudiler"7 başlıklı yazısında "uzaylıların yardımı olmaksızın vaat edilmiş topraklara asla ulaşamayabiliriz" gibi ideolojik amaçlar güden cümleleri nedeniyle de eleştirilen bir isim. 3I/ATLAS'ın, günümüzde bu kadar popüler olmasının sebebi de Avi Loeb'in ta kendisi. Yeni keşiflerin hemen ardından, Avi Loeb'in "uzaylı" fikriyle ortaya çıkması, artık bilim dünyasında sert tepkilerle karşılanıyor.

Bununla beraber, makalenin henüz ikinci cümlesinde, bilim insanlarının kendisi de bu makalenin "eğitsel bir egzersiz" olarak görülmesi gerektiğini söyleyerek başlıyorlar. Yani daha işin en başında, bilim insanlarının kendisi bile 3I/ATLAS'ın uzaylı teknolojisi olduğu fikrine dair hiçbir kanıtları olmadığını kabul ediyorlar. Ve yine makalede belirtildiği gibi, bu fikri somut bilimsel gözlemlere değil, Fermi Paradoks'un bir çözümü olan Karanlık Orman varsayımına dayandırdıklarını belirtiyorlar.

3 Ekim'de ESA'nın ExoMars Trace Gas Orbiter'ı (TGO), Mars'ın yakınından geçerken gözlerini yıldızlararası 3I/ATLAS'a çevirdi. (ESA/TGO/CaSSIS)

Fermi Paradoksu basitçe şunu söylüyor: Evren çok büyük, trilyonarlca galaksi ve yıldız var. Bu durumda trilyonlarca yıldızdaki birçok gezegen arasında yaşam barındıran gezegenler olabilir. O hâlde, herkes nerede? Neden hiç uzaylı görmüyoruz? Bu bir paradoks.

Bu paradoksun bazı çözümleri var. Avi Loeb'in işaret ettiği çözümlerden biri Karanlık Orman hipotezi. Karanlık ve sessiz bir orman hayal edin. İçinde avcılar ve avlar var. Herkes hayatta kalmak için saklanıyor ve kimse ses çıkarmıyor. Çünkü ses çıkarırsanız, başkaları sesin kaynağını kolayca bulup yok edebilir.

İşte bunu evrene uyguladığımızda, her ne kadar evrende trilyonlarca akıllı medeniyet olsa da, bu medeniyetler hayatta kalmak için sessiz kalmayı tercih ediyor. Hiç kimse sinyal göndermiyor ya da kendini açık etmiyor. Çünkü başka bir gelişmiş medeniyet bunu fark ederse, tehdit olarak görüp, o medeniyeti ortadan kaldırmak ister.

İddialara rağmen yapılan tüm gözlemler, 3I/ATLAS'ın bir kuyruklu yıldız olduğunu açıkça gösteriyor. (Annotated by Nrco0e. Original image by David Jewitt et al. - Original image sourced from Figure 1 of https://arxiv.org/html/2508.02934v1)

Avi Loeb'un yazdığı makalede de, 3I/ATLAS'ın varlığı buna dayandırılıyor. Onlara göre eğer bu hipotez doğruysa, 3I/ATLAS aslında akıllı bir medeniyet tarafından sistemimize keşif amaçlı değil, Dünya'yı yok etme amacıyla gönderilmiş bir uzay aracı olabilir.

Ancak makalede fikrin Fermi Paradoksu'na dayandırılıyor olması bilimsel açıdan başlı başına bir problem. Çünkü paradokslar bilimsel teoriler değildirler. Çoğu zaman kanıtlara değil, mantıksal çelişkilere dayanırlar. Ancak bilimin asıl amacı gözlem, deney ve ölçümlere dayanalı açıklamalar sunmaktır.

3I/ATLAS'ın yıldızlarası bir uzay aracı olabileceği, az önce bahsettiğimiz cismin yörünge eğiminin yalnızca 5 derece olmasıyla desteklenmeye çalışılıyor. Hatta bunun gerçekleşme ihtimalinin %0.005 olduğu hesaplanarak, bu kadar düşük bir olasılığın ancak cismin bir uzay aracı olmasıyla açıklanabileceği mesajı verilmeye çalışılıyor.

Kısacası burada, yapılan bir gözlem, elde buna dair hiçbir kanıt olmadan önce bir paradoksa dayandırılıyor, ardından bir varsayımla pekiştirilmeye çalışılıyor. Ancak 3I/ATLAS'ın 5 derecelik yörünge eğiminin dışında cismin uzay aracı olabileceğiyle ilgili elle tutulur hiçbir veri yok.

Buna rağmen makalenin sonuç kısmında, çalışmanın bir "düşünsel bir egzersiz" yani "düşünce deneyi" olduğu bir kez daha vurgulanıyor ve 3I/ATLAS'ın çok büyük ihtimalle bir kuyruklu yıldız olduğu da belirtiliyor.

Yıldızlararası Cisimlerin Sayısı Neden Artıyor?

Teorik hesaplar her yıl birkaç yıldızlararası cismin Güneş Sistemi'nden geçmesi gerektiğini söylüyordu. Çünkü yıldızlar oluşurken çevrelerindeki gaz ve toz disklerinde hem gezegenler, hem de asteroidler ve kuyruklu yıldızlar gibi küçük cisimler bulunur. Gezegenlerin oluşumu sırasında kütleçekimsel etkiler nedeniyle küçük cisimlerin sistemden fırlatılması, teorik olarak sık gerçekleşmesi gereken bir olay. Öyle ki Samanyolu galaksisinde her yıldızın, oluşum sırasında milyarlarca küçük cismi fırlatabileceğini söyleyebiliriz. Bunların önemli bir kısmı yıldızlararası boşlukta kaybolurken, bir kısmı ise başka yıldız sistemlerine doğru ilerleyebilir. Bütün bunların gerçekleşmesi gerektiğini yıldız oluşum dinamikleri nedeniyle zaten biliyorduk. Ama bütün mesele onları görebilmekti.

Zira yıldızlararası cisimler fark edilmeleri son derece zor, küçük ve soluk cisimler. Ve onları gökyüzünde geniş bir zaman aralığındaki hareketleri sayesinde keşfedebiliyoruz. Yani asteroidleri ve kuyruklu yıldızları keşfedebilmek için gökyüzünü hem çok geniş alanlar boyunca tarayabilmemiz, hem de uzun süreler boyunca gözlemlememiz gerekir.

Artık gökyüzünü çok geniş alanlar boyunca tarayabilen Vera Rubin gibi teleskoplar var.

2017 yılından önce elimizde Pan-STARRS, ATLAS gibi gökyüzünü geniş alanlar boyunca tarayabilen teleskop sistemleri oldukça kısıtlıydı. Artık gökyüzünün çok daha büyük bir kısmını, çok daha sık aralıklarla tarayabilen çok sayıda teleskoba sahibiz. Bu nedenle, aslında 1I/Oumuamua, 2I/Borisov veya 3I/ATLAS gibi cisimler muhtemelen hep vardı; yalnızca biz onları yeni görmeye başladık. Üstelik bunun daha başlangıç olduğu da aşikar. Artık, Vera Rubin teleskobu gibi gökyüzünü geniş alanlar boyunca tarama kabiliyetine sahip teleskoplarımız var.

2020 yılında yapılan bir çalışma, her yıl yaklaşık 7 adet yıldızlararası cismin Dünya - Güneş arası mesafeden geçebileceğini söylüyor.8 Yani 3I/ATLAS, bu zamana dek keşfettiğimiz en büyük ve en parlak yıldızlararası cisim olabilir, ama sonuncusu olmayacak. Ve 3I/ATLAS'ın Dünya'yı yok etmek üzere gönderilmiş bir uzay aracı değil, doğal bir yıldızlarararası kuyruklu yıldız olduğu da çok açık.

Günümüzde toplumun büyük bir kısmı, bilimin nasıl çalıştığını bilmediği için bilim insanlarını da her konuda fikir birliği içinde olan bir tarikat gibi görüyor. Halbuki içlerinde kendi çıkarları için yalan söylemekten çekinmeyenlerin yanı sıra, buna karşı çıkıp doğruyu anlatmaya çalışanlar var. İşte bilim tam da bu yüzden güvenilirdir. Çünkü bilim; unvanı ne olursa olsun kişilerin ideolojik fantezilerine değil, gözleme ve veriye dayanır.

Kemal Cihat Toprakçı

Kaynaklar ve Referanslar:

  1. Asteroid Terrestrial-impact Last Alert System https://atlas.fallingstar.com/
  2. Hibberd, A., Crowl, A., & Loeb, A. (2025, July 21). Is the interstellar object 3i/Atlas Alien Technology?. arXiv.org. https://doi.org/10.48550/arXiv.2507.12213
  3. Asteroid precovery. A citizen-science project using the Virtual Observatory https://ui.adsabs.harvard.edu/abs/2013hsa7.conf..995R/abstract
  4. Seligman, D. Z., Micheli, M., Farnocchia, D., Denneau, L., Noonan, J. W., Hsieh, H. H., Santana-Ros, T., Tonry, J., Auchettl, K., Conversi, L., Devogèle, M., Faggioli, L., Feinstein, A. D., Fenucci, M., Ferrais, M., Frincke, T., Gillon, M., Hainaut, O. R., Hart, K., … Zhang, Q. (2025, July 24). Discovery and preliminary characterization of a third interstellar object: 3i/Atlas. arXiv.org. https://arxiv.org/abs/2507.02757
  5. Newly discovered interstellar object “may be oldest comet ever seen.” The Royal Astronomical Society. https://ras.ac.uk/news-and-press/research-highlights/newly-discovered-interstellar-object-may-be-oldest-comet-ever
  6. Spherex and JWST reveal what Comet 3i/Atlas is... and isn’t. Big Think. (2025, August 26). https://bigthink.com/starts-with-a-bang/spherex-jwst-comet-3i-atlas/
  7. Extraterrestrial Intelligence and the Jews https://avi-loeb.medium.com/extraterrestrial-intelligence-and-the-jews-9be04c7b6257
  8. Eubanks, T. M., Hein, A. M., Lingam, M., Hibberd, A., Fries, D., Perakis, N., Kennedy, R., Blase, W. P., & Schneider, J. (2021, March 4). Interstellar objects in the solar system: 1. isotropic kinematics from the gaia early data release 3. arXiv.org. https://arxiv.org/abs/2103.03289